İsmail-YK Fan Board
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İsmail-YK Fan Board

İsmail-YK Fan Board
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

Konuya puan ver

SİVAS İLİNİN TARİHÇESİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
ismail.yk fun. clup
Admin
Cinsiyet:
Pislickler Forum Ekibi...
Yaş :
Kayıt tarihi : 16/01/09
Mesaj Sayısı : 162
Nerden :
SİVAS İLİNİN TARİHÇESİ Vide
MesajKonu: SİVAS İLİNİN TARİHÇESİ SİVAS İLİNİN TARİHÇESİ Icon_minitimeCuma Ocak 16, 2009 7:55 pm

Sivas'ın bugünkü sınırları içerisinde yer alan Hafik Gölü, Pılır Höyüğü, Zara Tödürge Gölü kıyısındaki Tepecik Höyüğü ile Kangal ilçesi Çukur Tarla ve Kavak nahiyesi Höyük değirmeninde Prehistorik buluntular elde edilmiştir. Yıldızeli Argaz Höyük ve çevresinde Kalkolitik çağ (maden taş devri M.Ö. 5000-3500) ile Tunç Devri (M.Ö. 3000-1500) buluntuları elde edilmiştir.
Sivas'ın yazılı tarihi M.Ö. 2000 yılı başlarında Hititlerle başlamakta olup merkez Tatlıcak Köyü ile Uzuntepe Köyündeki Höyükler, Divriği Maltepe Köyünde bulunan höyük ve Gürün Şuğul vadisindeki Hititçe yazılar başlıca Hitit yerleşim alanlarıdır. Balkanlar üzerinden Anadolu'ya gelen Frig’lerin Hititleri ortadan kaldırmaları sonucu Sivas'ta Frig egemenliğine girmiştir. Frig yerleşimi Hitit yerleşim alanlarının üst katlarında görülmektedir. Lidya’lılar zamanındaki meşhur Kral Yolu da Sivas'tan geçmektedir.

Anadolu'daki Pers egemenliğinden sonra kurulan şehir devletlerinin zamanla Roma İmparatorluğuna bağlanması sonucu, önemli yol kavşağı üzerinde bulunan şimdiki şehir merkezinin iskan edildiği ve Sebasteia adını aldığı görülmekte veya ilin isminin Hitit Kavmi olan sibasip adından geldiği gibi, Roma İmparatoru Aguste tarafından şehre yunancada şehir manasına gelen "Sebasteia" adının verildiği ve yine Selçuklular zamanında üç değirmen anlamına gelen "Sebast" kelimesinden geldiği rivayet edilmektedir.
Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren şehir 395'te Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna ayrılan topraklar içerisinde kaldı.1509'da Anadolu'ya giren Türkmen güçleri ve 1604'te Alparslan'ın önünden kaçan Selçuklu şehzadesi Elbasan Sivas yöresinde kısa süre hakimiyet sağlamışsa da, bölgenin Türk egemenliğine girmesi ancak 1071 Malazgirt Zaferinden sonra gerçekleşti. Kısa bir süre Selçuklu hakimiyetinde kalan Sivas'ta 1075'te Danişmend Beyliği kuruldu. Danişmend Beyliğinin taht kavgaları ile zayıf düşmesinden sonra Anadolu Selçuklularını yeniden birleştiren I.Mesud, 1152’de Sivas'ı eline geçirdi.

Bizanslılarında karıştığı taht ve egemenlik kavgaları sırasında Anadolu Selçukluları ile Danişmend’liler arasında sürekli el değiştiren Sivas, 1175'te II. Kılıçarslan tarafından kesin olarak Selçuklulara bağlandı. Daha sonra İzzetdin Keykavus Sivas'ı başkent yapmış, uzun müddet Sivas'ta kalarak günden güne genişleyen Sivas Şehri mamur edilmiş ve 1217 yılında Şifaiye Medresesini yaptırmıştır. İlim adamlarını Sivas'ta toplayarak şehri büyük bir ilim merkezi haline getirmiştir, İzzetdin Keykavus Türbesi" yaptırdığı medrese içinde bulunmaktadır.
1220 yılında İzzettin Keykavus ölünce yerine I. Aladdin Keykubat hükümdar oldu. Bu dönem Anadolu Selçuklularının en parlak dönemi oldu. Moğol istilasını dikkatle izleyen ve önlemler almaya çalışan Sultan 1224'te Sivas'ı surlarla çevirerek korunaklı duruma getirdi. Yerine geçen II. Gıyasettin Keyhüsrev'in kötü yönetimi sırasında sıkıntı çeken halk,1240 yıllarında ayaklanarak Sivas'ı yağmaladı. Selçuklu askerlerinin sivilleri sindirmek için seferber olduğunu gören Moğollar, Anadolu'yu ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Gıyasettin Keyhüsrev'i 1243'te Kösedağı Savaşı'nda yenilgiye uğratan Moğol güçleri, 'Sivas'ı işgal ettiler. Moğollarca bağımlı duruma gelen Selçuklular, Moğollar tarafından kurulan İlhanlı Devleti ile idareye hakim olunmuş. Sivas ili bu dönemlerde büyük bir gelişme göstererek önemli bir ticaret ve bilim kenti olmuştur.
Anadolu'da yarım asır kadar devam eden İlhanlılar devrinde Vali Demirtaş Sivas'a yerleşmiş ve istiklalini ilan ederek Sivas'ta uzun yıllar saltanatını sürdürmüştür. Demirtaş'tan sonraki Sivas Valileri sırayla, Alaattin Ertana oğlu Gıyaseddin Mehmet, Alaattin Ali ve oğlu Mehmet Bey Sivas'ta saltanatı sürdürmüşlerdir.

Ali Bey'in ölümünden sonra yerine geçen yedi yaşındaki Mehmet Bey'i Kadı Burhaneddin saltanatından uzaklaştırarak Sivas'ta kendi devletini kurmuştur. Bu arada Kadı Burhaneddin Sivas'ı onarmak için birçok çaba göstermiştir.

Surların etrafında hendekler kazdırılmış, kaleleri tamir ettirmiş ama Akkoyunlu aşireti reisi Kara Osman'la yaptığı muharebe sonunda katledilmiş yerine oğlu Alaattin geçmiştir.

Bu sırada Timurlenk Anadolu'ya akınlar yapmıştır. Yıldırım Beyazıt Amasya'yı almış Sivas'a yaklaşmış, güneyde Karamanlıların baskısına dayanamayan Alaattin, şehri Osmanlılara teslim etmiştir.

Bir davetle Sivas'ı teslim alan Beyazıt, şehri en büyük şehzadesi Emir Süleyman'a vermiştir. Sivas Osmanlıların eline geçtikten bir yıl sonra 1400 yılında Timur'un istilasına uğramış, bir süre sonra tekrar Osmanlı hakimiyetine geçmiştir.

Sivas Osmanlı İmparatorluğunda eyalet merkezi haline getirilerek Amasya, Çorum, Tokat kısmi olarak Malatya ve Kayseri illeri Sivas'a bağlı birer sancak olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde belirtildiği gibi Sivas zamanının en önemli eyaletlerinden biridir (40 ilkokul, 1000 dükkan, 18 han, 40 kadar çeşmesi olduğundan bahsedilir.

Sivas'a birçok vali atanmış, bunlar içinde belki de ismi hiç unutulmayacak olan Halil Rıfat Paşanın yaptırdığı birçok yollar, köprüler, hanlar ve konaklar halen halkımızın hizmetindedir. Tarihin kaydedildiği zamandan beri önemli bir yerleşim merkezi olan Sivas, asırlar boyunca önemini korumuş ve özellikle Milli Mücadele yıllarında milli mücadeleye başlangıç olması ona tarihin en kıymetli değerini vermiştir.

MİLLÎ MÜCADELEDE SİVAS

Sivas Kongresi Niçin Toplandı?

Kasım 1914'de girdiğimiz Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıktık. Savaş sona erdiğinde milyonlarca kilometrekare toprağı ve yüzbinlerce insanımızı kaybetmiş olarak Anadolu topraklarına çekildik. Türkleri, Anadolu'dan da atma projesi devreye sokuldu. Mondros Ateşkesinin uygulamaya konulması sonucu Musul, İstanbul, Boğazlar, Doğu Trakya, İskenderun, Maraş, Urfa, Antep, Batum, Adana, Antalya, Kuşadası ..vd. Anlaşma( İtilaf) devletleri'nin işgaline uğradı. Anadolu içlerine ve kıyılarına askerî birlikler çıkardılar.

Ermeni ve Rum azınlık, işgal ordularını çoşku ile karşıladıkları gibi ülkenin çeşitli yörelerinde taşkınlıklarını, katliamlarını sürdürdü. Paris Barış Konferansı kararı gereğince Yunanlıların İzmir'i işgali, bardağı taşıran son damla oldu.

Henüz Balkan ve Birinci Dünya Savaşı yaralarını sarmadan Anadolu topraklarının da işgale uğraması, Türk halkını karamsarlığa düşürdü. İşgaller ve azınlıkların tutumu karşısında, ülke yöneticileri siyaset yoluyla sorunu aşacaklarını düşünürken, aydınlar arasında Amerikan, İngiliz, Fransız ‘manda' eğilimleri baş gösterdi.

Manda düşüncesini savunanlara göre: “ Alman desteği altında Anlaşma devletlerine yenilen Osmanlı Devleti, bu güçlü devletlere karşı tek başına bir mücadele yürütemezdi ”. Mevcut durum karşısında ulusa olan güven duygusunu yitirenler: “ işgallere karşı direniş, yeni işgallere yol açar ” diye düşünüyorlardı. Ulusal tepki ve direnişler İstanbul basınında eleştirilmekte, İstanbul Hükümeti tarafından ise şiddetle uyarılmaktaydı.

Atatürk, bu durum karşısında Türk ulusuna duyduğu güvenle: “ Memleketi bu müthiş badireden kurtarmak için yalnız bir kuvvetin temini lazımdır: milletin birliği ” diyerek, bağımsızlık yolunda ilk yöntemi açıklıyordu. Birliği sağlamanın yolu ise ulusal bir kongreden geçiyordu. Ulusun temsilcileri bir araya gelecek ve ülkenin içinde bulunduğu duruma bir çözüm getirecekti. Bu çözümün kararları Sivas Kongresi'nde (4-11 Eylül 1919) alınacaktır.

Sivas Kongresi Nerede Kararlaştırıldı?

9. Ordu Müfettişi olarak, asayişi düzeltmek göreviyle Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa Ali Fuat (Cebesoy), Rauf (Orbay) ve Refet (Bele) ile Amasya'da buluştu. Amasya Genelgesi için Kazım Karabekir Paşa ve diğer ilgililerin onayı alındı. 21 / 22 Haziran 1919'da yayımlanan genelge, illerin askerî ve mülkî yöneticilerine telgrafla, İstanbul'daki bazı devlet adamları ve komutanlara ise özel mektup ekinde ulaştırıldı.

Amasya Genelgesi “ Vatanın Bütünlüğü Milletin Bağımsızlığı Tehlikededir ” uyarısı ile başlıyor ve “ Milletin Bağımsızlığını Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır ” çözüm önerisi ile sürüyordu.

Sivas Kongresi kararı, genelgede şöyle belirtiliyordu: “ Milletin istiklâlini kurtarmak için, her türlü tesir ve baskıdan uzak bir millî heyetin kurulması gerekmektedir. Bunun için yazışmalar sonunda, Anadolu'nun en güvenilir yeri Sivas'ta Millî Kongre'nin toplanması kararlaştırılmıştır. Fırka (parti) anlaşmazlıkları gözetilmeden her sancaktan, halkın güvenini kazanmış üç murahhasın (delegenin ), mümkün olan çabuklukla yola çıkarılması gerekir. Her ihtimale karşı bunun bir ‘millî sır' olarak tutulması ve gereken yerlerde yolculuğun değişik adla ve kılıkla yapılması lâzımdır.

Müdafaai Hukukı Millîye Cemiyetleri ve Belediye Başkanlıklarınca murahhasların seçilmesi ve yola çıkarılması hakkında, vatanseverlikle yardımcı olmanızı; ve onların adlarıyla yolculuk tarihlerinin telgrafla bildirilmesini istirham eylerim .”

Mustafa Kemal Paşa Sivas'ta ( 27 Haziran 1919)

Erzurum Kongresi'ne katılmak üzere Erzurum'a gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivas'a geldi. Israrla İstanbul'a çağırıldığı, emirlerinin dinlenilmemesi için genelgeler yayımlandığı, tutuklama söylentilerinin dolaştığı bir sırada geldiği Sivas'ta halk ve askerler tarafından çoşkuyla karşılandı. O anı kendisi Nutuk'ta şöyle anlatır:

“ Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım... Bu manzara, Sivas'ın saygıdeğer halkının ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi ile dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi.. ”

27 Haziran günü Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticilerine şu direktifleri verdi: “ Halkın çoğunluğunu, özellikle okumuş ve genç unsurları amaç etrafında toplayınız. fiili direnişe hazırlanın. Olumsuz propaganda ve akımlara karşı önlemler alın. Kolordu Komutanı ve Kurmay Başkanı ile çok sıkı ve sürekli ilişki içinde bulununuz, onların şifresi ile önemli konular ve durumlar hakkında bilgi alış verişi yapın. Vali ile de iyi ilişkileri geliştirerek iki merkezin vilayete yapacağı duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden Erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çıkarınız ”

Bu direktifler, Sivaslı vatanseverler üzerinde kıvılcım etkisi yaptı. Ulusal mücadele yolundaki çabalarını artırdılar. M. Kemal, 28 Haziran sabahı, Ramazan Bayramının birinci günü, erkenden Erzurum'a doğru yola çıktı.

Sivaslılar Mustafa Kemal Paşayı Karşılıyor ( 2 Eylül 1919)

Ermeni tehdidine karşı Doğu illerinin birliğini sağlamak amacıyla toplanan Erzurum Kongresi amacına ulaşmış, Kongreye başkanlık eden ve yönlendiren Mustafa Kemal Paşa, beraberindeki arkadaşları ve üç Temsil Kurulu üyesiyle birlikte Sivas yolundadır.

2 Eylül günü Sivas, tarihinin en mutlu günlerinden birine uyanır. Sivas halkı, Erzincan yönüne doğru, erken saatlerde akın etmeye başlar. Atlı – yaya yola çıkanlar Kılavuz tepesinde toplanır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını getiren otomobillerin Seyfebeli'nden görülmesi ile Sivaslıları büyük bir sevinç dalgası kaplar. Halkın büyük sevgi gösterisinden sonra güneş batarken hep birlikte şehre girilir. Karşılamaya çıkamayanlar caddenin iki yanını doldurmuş, alkış tufanı arasında Mustafa Kemal Paşayı selamlar.

Sivaslılar, misafirleri için Mekteb-i Sultanî'yi (Kongre Binası-Lise) hazırlamışlardı. Akşam onurlarına yemek verilir. Dinlenmeye çekilirler.

Sivas Kongresi'nde Sivas Delegesi Var mıydı?

Sivas Vilayeti, ‘Altı Doğu İli”nden biri olması nedeniyle Erzurum Kongresi'nde temsil edildi. Erzurum Kongresi'ne katılan 13 delegeden ikisi Sivas Merkez Sancağı'nı temsilen Erzuruma gitti. Erzurum Kongresi sonunda dokuz kişilik Temsil Kurulu belirlendi. Sivas (merkez) delegeleri, Mustafa Kemal Paşanın bütün ısrarlarına rağmen Temsil Kurulu'nda görev almadı. Bunun üzerine, Sivas Vilayeti adına Temsil Kurulu'na Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Beyler seçildi.

Erzurum Kongresi'ne katılan yaklaşık 56 delege, Sivas Kongresi'ne katılmak için memleketlerinden yetki almamışlardı. Ayrıca bu delegeleri Sivas Kongresi'ne getirmek pratik olarak da mümkün değildi. Bu durum karşısında, Temsil Kurulu üyelerinin, Doğu illerini ve Trabzon vilayetini temsilen Sivas Kongresi'ne katılması kararlaştırıldı. Bu nedenle, Sivas Kongresi'nde - Temsil Kurulu üyeleri dışında - Doğu illerinden ve Trabzon'dan delege yer almamıştır.

Böylece, Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Bey, Sivas Vilayeti kontenjanından seçildikleri Temsil Kurulu Üyeliği ile hem doğu illerinin, hem de dolayısıyla Sivas'ın temsilcisi olarak Sivas Kongresi'nde yer almışlardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

SİVAS İLİNİN TARİHÇESİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İsmail-YK Fan Board :: Kültür - Sanat :: Benim Memleketim -
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar